Hiç aşırı gerçekçi bir rüya gördünüz mü ? Çok zengin, çok katmanlı, çok detaylı, o kadar gerçekçi ki uyandığınızda hangisi gerçekliğe ait olduğunuzu karıştırdığınız ? Düşünsenize tümünü aslında zihnimiz uydurdu. Zihnin faaliyetleri üzerinde pek bir kontrolümüz yok mütemadiyen bir şeyler düşünüyor ve uyku modunda da buna devam ediyor. Yani aslında beynimiz düzenli olarak bir gerçeklik yaratıyor. Çünkü fiziksel olarak da deneyimlediğimiz her şeyle ilgili gerçeklik beynimizde oluşuyor ister rüya ister değil. Bazıları işte bu fikri biraz daha ilerilere götürüyor. Şöyle ki, sadece deneyimlerimizin değil bizzat dış dünyanın kendisinin de beynimiz tarafından yaratıldığını söylüyor. Biomerkezcilik diye adlandırılan bu kuramın garip dünyasına buyurmaz mısınız ? Dünyamızı bilim yoluyla anlamlandırmazdan önce bu işi filozoflara bırakmıştık insanlık olarak. Onlar ise gözlem yapıyor ve mantık kullanarak belirli fikirler öne sürüyorlardı. Bazen olumlu bazen olumsuz da olsa bu fikirler kültürümüzü şekillendiriyordu. Bilimin yaygınlaşmasıyla bu fikirlerin çoğunun yanlış olduğu da görüldü. Evrenin fiziksel mekaniği inşaa edildi ve bunu yaparken de fizik, kimya ve bazı temel kuvvetleri baz aldık. Makro evrenimizi tanımlarken pek fena da gitmedik aslında. Ardından atomun içine girdik ve pek çok şeyi yeniden düşünmemiz gerekli oldu. Özellikle çift yarık deneyiyle görüldü ki maddeler onları ölçmek için gözlemleyene kadar dalga şeklinde davranıp gözlemci etkisiyle parçacık oluveriyorlar. Bu durumu açıklamaya çalışan pek çok görüş ortaya atıldı. Bunlardan biri de “dalga formunu dönüştüren aslında bizim bilincimiz” idi. Bir şekilde atom altı parçacıklar ve hatta bazen tüm atom gerçeklikte boyut kazanabilmek için adeta bir gözlemciye ihtiyaç duyuyor gibi. Bu durumun açtığı felsefik tartışmalar pek çok tavşan deliği yarattı ve bunlardan biri de evreni yaratanın bilincimizin ta kendisi olduğu. Buna da biomerkezcilik diyoruz. Bu konu klasik bilim tarafından pek destek bulmasa da incelemeye değer görüyorum ben. Fikrin babası Robert Lanza, kendisi tıp doktoru olup kök hücre çalışmalarının öncü isimlerinden. Robert’ın ekibi insan embriyo klonlamasını yapan öncü ekiplerden. Yani boş atıp dolu tutacak biri değil görülüyor ki. Şimdi eğer bilincimiz, parçacıkların dalga boyutunun kaybolup 3 boyutlu bir gerçeklik halini almasına sebep oluyorsa bu esasen tüm evreni yaratanın da bilincimiz olduğu sonucunu doğurabilir. Biomerkezciliğin 7 prensibi var; GERİSİ VİDEOMDA
Evren mi bizi yarattı yoksa biz mi evreni?
- AdviceAl
- 6 Haziran 2020
- 809 views
- 2 minute read
AdviceAl
AdviceAl; Geleneksel medya ve satış kanallarına ek olarak yenilikçi ürünlere, global dağıtım kanalları ve hibrit iş modellerine giderek artan talep karşısında müşterilerimize karşılaştıkları zorluklara cevap verebilecekleri entegre hizmetler sağlıyor.